-
1 ayağına getirmek
привести́ (кого-л., к кому-л., чему-л.) -
2 ayak
нога́ (ж) но́жка (ж) стопа́ (ж)* * *озвонч. -ğı1) нога́, но́ги; ла́па ( животного) ла́пка ( насекомого)ayak ayak üstüne atmak — положи́ть но́гу на́ ногу
ayağını çıkarmak — разува́ться, снять о́бувь
ayağını giymek — обува́ться, наде́ть о́бувь
ayağına [iyi] oturmak — прийти́сь по ноге / впо́ру
ayağı[nı] vurmak — натере́ть но́гу
arka ayak — за́дняя нога́
ön ayak — пере́дняя нога́
yalın ayak — босико́м
2) но́жка; подпо́рка, опо́ра, сто́йка, сва́я3) прито́к реки́4) водоотво́дный кана́л; рука́в, свя́зыва́ющий два водоёма5) шагayak sesi — зву́ки шагов
ayak uydurmak / değiştirmek — идти́ в но́гу, взять но́гу
6) ступе́нькаotuz ayak merdiven — ле́стница в три́дцать ступе́нек
7) уст. фут, каде́м (мера длины, = 30,5 см)8) ри́фма ( в фольклоре)••ayağı kayana yol gösteren çok olur — посл. когда́ челове́к упадёт, тогда́ ему́ начина́ют пока́зывать доро́гу, по кото́рой он до́лжен был идти́; вся́кая по́мощь нужна́ во́время
ayağına sıcak su mu, soğuk su mu dökelim? — погов. что ска́жешь - тебя́ казни́ть или поми́ловать? (говорится человеку, который редко заходит)
ayağının bastığı yerde ot bitmiyor — погов. у него́ под нога́ми земля́ гори́т
ayağını yorganına göre uzatmak — погов. по одёжке протя́гивай но́жки
- ayakta- ayaktan
- ayağını alamamak
- ayağı alışmak
- ayağının altına almak
- ayaklar altına almak
- ayağının altına karpuz kabuğu koymak
- ayağının altında
- ayak altında dolaşmak
- ayakların altında dolaşmak
- ayak atmak
- ayak atmamak
- ayak bağı
- ayağının bağını çözmek
- ayağını bağlamak
- ayağına bağ vurmak
- ayak basmak
- ayak basmamak
- ayağına çabuk
- ayağına çağırmak
- ayağını çekmek
- ayağını denk almak
- ayağını denk basmak
- ayak diremek
- ayak divanı
- ayağına dolaşmak
- ayağına dolanmak
- ayağı düşmek
- ayağına düşmek
- ayağı düze basmak
- ayağına geçirmek
- ayağına gelmek
- ayakları geri geri gitmek
- ayağına getirmek
- ayağına gitmek
- ayağı ile gelmek
- kendi ayak ile gelmek
- ayağına ip takmak
- ayak işi
- ayağına kadar gelmek
- ayağa kaldırmak
- ayağa kalkmak
- ayağına kapanmak
- ayağına iniyor
- ayaklarına kara su iniyor
- ayağını kaydırmak
- ayağını kesmek
- ayak kirası
- ayağının pabucunu başına giymek
- ayağının pabuçu olamamak
- ayağına sıkı
- ayağı suya ermek
- ayak sürtmek
- ayağı şaşmak
- ayağına taş değmek
- ayağı taşa dokunmak
- ayağının tozuyla
- ayağının tozu üstünde
- ayakta tutmak
- ayaklarının ucuna basarak
- ayağı uğurlu
- ayağı üzenğide
- ayağı yere değmemek
- ayakları yere değmemek
- ayağı yerden kesilmek
- bir ayağı çukurda
- bir ayağı öbür dünyada -
3 сводить
I несов.; сов. - свести́1) götürmekсведи́ ребёнка в шко́лу — çocuğu okula götür
сведи́ старика́ с ле́стницы — ihtiyarın merdiveni inmesine yardım et
3) çekmekсвести́ ло́шадь на обо́чину доро́ги — atı yolun kenarına çekmek
4) bitiştirmek, kavuşturmakсвести́ концы́ проводо́в — tellerin uçlarını bitiştirmek
5) ( пятна) çıkarmakсводи́ть во́лосы — ot tutunmak
своди́ть да́нные в табли́цу — verileri bir cetvel haline koymak
7) indirgemek; toplamakсвести́ расхо́ды к ми́нимуму — harcamaları asgariye indirmek
всё э́то мо́жно свести́ к не́скольким методи́ческим при́нципам — bütün bunlar birkaç yöntem ilkesine indirgenebilir
причи́ны (э́того) мо́жно свести́ к трём моме́нтам — nedenleri üç noktada toplanabilir
8) ( судорогой) kramp girmekу него́ свело́ но́гу — безл. ayağına kramp girmiş
сведённые (су́дорогой) па́льцы — kasılmış / takallüs etmiş parmaklar
••мы не мо́жем свести́ концы́ с конца́ми (о материальных затруднениях) — iki yakamız bir araya gelmiyor
II сов.свести́ на нет — yok derecesine indirmek
götürmek, götürüp getirmekсводи́ть дете́й в теа́тр — çocukları tiyatroya götürmek
-
4 prostrate
adj. yüzükoyun yatmış, perişan, yere serilmiş, bitkin, halsiz, ayağına kapanmış————————v. yere yatırmak, yere sermek, perişan etmek, yormak, halsiz bırakmak* * *1. yere yık (v.) 2. yere yatmış (adj.)* * *1. ['prostreit] adjective1) (lying flat, especially face downwards.) yüzükoyun yatmış2) (completely exhausted or overwhelmed: prostrate with grief.) bitkin düşmüş2. [prə'streit] verb1) (to throw (oneself) flat on the floor, especially in respect or reverence: They prostrated themselves before the emperor.) yerlere kapanmak2) (to exhaust or overwhelm: prostrated by the long journey.) bitkin hâle getirmek•
См. также в других словарях:
ayağına getirmek — sıra, saygı gözetmeksizin birinin yanına gelmesini sağlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayak — is., ğı, anat. 1) Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü 2) Bacak 3) Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek veya bunlardan her biri İskemlenin bir ayağı kırık. Bu köprünün dört ayağı var. 4) Vücudun… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dertop — sf. Getirilmek, büzülmek anlamındaki dertop edilmek ve bir araya getirmek, toparlamak anlamındaki dertop etmek birleşik fiillerinde geçer İskemlenin üzerine dertop edilerek atılmış duran pantolonunu ayağına geçirdi. E. E. Talu … Çağatay Osmanlı Sözlük
kösteklemek — i 1) Hayvanın ayağına köstek vurmak 2) mec. Bir işi yürümez duruma getirmek, engellemek Şiirin öz, hayal, duygu gücünü kösteklediğini sanır. S. Birsel … Çağatay Osmanlı Sözlük